İddet Süresi Kaynaklı Hukuk Sorunlar ve Çözümler
İddet süresi, Müslüman ülkelerde bulunan ve boşanmış bir kadının yeniden evlenmesi için geçmesi gereken süreyi ifade eder. İslam Hukuku’ndan gelen bu kuralın amacı, hamileliğin çiftin ayrılmasından veya kocanın ölümünden kısa bir süre önce meydana gelmesi durumunda, babalık konusundaki tüm belirsizliği ortadan kaldırmaktır. Dini bir kural olan iddet müddeti önce Osmanlı Medeni Kanunu’na ardından Türk Medeni Kanunu’na girmiştir. Diğer ülkelerde iddet müddeti başlıklı yazımızda açıkladığımız üzere Müslüman olmayan Batı ülkelerinde bizdeki olduğu gibi 10 aylık uzun bekleme süreleri yoktur. Bazı Batı ülkelerinde hiç bekleme süresi yokken bazılarında birkaç gün, hafta veya ay şeklinde bekleme süresi vardır ama amaç hatalı bir evliliğinden ardından yeniden hızlı bir evlilik kararı alınmasının önüne geçmektir.
İddet süresi kaynaklı bazı hukuki problem yaşanmaktadır.
Birincisi, boşanma sonrasında yeni bir evlilik yapmak isteyen kadının 10 ay boyunca beklemek zorunda olması veya bu zorunluluğu kaldırmak için iddet davası açması gerekmesidir. Üstelik iddet süresinin başlangıcı ve bitimi teknik hukuki konular olup çocuğu zaman iddet süresi hesaplama işlemi yaptmayı gerektirir.
İkinci problem, iddet süresini kaldırmak isteyen boşanmış bir kadının hamile olduğu için iddet süresini mahkeme yoluyla kaldıramıyor oluşudur. Gerçekten boşanma sonrası kadın hamile ise iddet süresini dava yoluyla kaldırması mümkün olmamaktadır.
Üçüncü problem, iddet süresi içinde doğan, yani boşanmadan sonraki 10 aylık sürede dünyaya gelen çocuğun babasının, biyolojik babanın kim olduğuna bakılmaksızın kanunen boşanılan koca sayılmasıdır. Bu çok ciddi ve yıpratıcı bir hukuki sorundur. Bu durumdaki kadınlar için soybağının reddi davası tek çözüm olarak sunulmaktadır. Ancak Türkiye’de soybağı veya nesebin reddi davası açmaya gerek kalmaksızın iddet süresinde doğan çocuğun öz babasının nüfusuna kaydı için alternatif çözüm sunan hukuki bürosu olarak bize başvurabilirsiniz.